In order to ensure the highest quality of our services, we use small files called cookies. When using our website, the cookie files are downloaded onto your device. You can change the settings of your browser at any time. In addition, your use of our website is tantamount to your consent to the processing of your personal data provided by electronic means.
Back

Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın Demokrasi Zirvesi'nde yaptığı konuşma

10.12.2021

01_PAD_nagranie_20211202_JS__1512

Sayın Başkan!

Bayanlar ve Baylar!

Devlet ve Hükümet Başkanları! Demokratik dünyanın eş liderleri!

Sizinle kendi geçmişimden bir kesiti paylaşmama izin verin.

Bundan otuz bir yıl önce, ilk kez serbest seçimlerde oy kullandım ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Polonya tarihinde ilk kez benim kuşağım demokratik bir şekilde başkan seçebildi. Geçen yıl yapılan seçimlerde ise, tarihimizde art arda ikinci kez iktidara gelen ikinci cumhurbaşkanı oldum. Seçimler, dönemin Varşova Belediye Başkanı olan rakibim Rafał Trzaskowski ile çok yakın bir rekabetin ardından rekor bir katılımla gerçekleşti.

Birkaç ay önce karşınızda olsaydım, muhtemelen – bir çoğunuz gibi - demokrasi için defalarca kan dökmek zorunda kalan ülkem hakkında, Polonya hakkında konuşurdum.

Hatta dünya liderleri olan kuşağımızın önceliklerinden ve bizlere atfedilen büyük görevlerden bahsediyor olurdum. Ve bence bu, pandemi sonrası dünyada ne yazık ki giderek daha belirgin hale gelen kutuplaşmanın aşılmasından ibarettir. Hemen hemen her ükede yaşanan ve daha önce görmediğimiz bir ölçekte. Ülkem de bu konuda bir istisna değildir.

Muhtemelen demokrasinin özüne dönmesi gerektiğini de söylerdim: tartışma yeniden gerçek bir tartışma olmalı, muhalifleri sansürleme çağrısı değil, siyasi mücadele rakibi canavarlaştırmamalı, zira rakip dediklerimiz de - çeşitli nedenlerle - bizden farklı görüşlere sahip insanlardır.

Ancak bu arada, demokrasi tartışmasına bakış açımı değiştiren bir şey oldu.

Yeniden seçilmemden dört hafta sonra, 20 milyondan fazla yurttaşım, Polonya vatandaşları, oy kullanma haklarını kullandığı sırada, komşularımız, Belaruslular, bir kez daha bu haktan en acımasız şekilde mahrum bırakıldılar.

Belarus, Varşova'dan sadece 180 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Orada bir demokrasi sınır hattı var, hatta daha da fazlası – demokrasi ve demokrasisizlik arasında büyüyen bir uçurum var.

Belarus'ta seçim sistemi, kutuplaşma, azınlıklar ve ideolojiler hakkında tartışılamıyor. Bunlar biz Batılılar için bir lüks. Orada, tek kusurları özgür seçimler istemek olan 900 kişinin cezaevinden nasıl çıkarılacağı endişesi var. Ve 27 yıldır ülkeyi yöneten, tüm medeni kuralları çiğneyerek oylamaya hile karıştıran ve protestoları bastıran bir diktatörün iktidardan nasıl indirileceği endişesi hakim.

Neden Belarus'tan bahsediyorum? Çünkü 1980'lerde tanrının inayetiyle özgürlüğünü kazanan Polonya, yıllar önce bir taahhütte bulundu: Doğu Avrupa'da demokrasiye destek olmak! Bu güzel bir görev, ancak bazı bedelleri var. Sonuç olarak, Kremlin propagandasının hedefi haline geldik ve son zamanlarda, diktatör Aleksander Lukaşenko tarafından başlatılan, sınırımıza yönelik hibrit saldırıya maruz kalarak bunun bedelini ödüyoruz.

Benden taahhüt istendi, bu yüzden Belaruslu kardeşlerimize ciddi bir beyanda bulunuyorum ve bunun Polonya'nın doğusunda her yerde duyulmasını istiyorum:

POLONYA demokrasinin savunucusu olmaya DEVAM EDECEK, çünkü 1995 doğumlu, diktatörlüğü bir an bile yaşamamış olan kızım ile hiç özgür seçim görmemiş Belaruslu akranının eşit haklara sahip iki eşit insan olduğuna inanıyorum.

Polonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak Polonya'da iş veya barınak bulan , 180 bin Belaruslunun, bizim tarafımızdan kardeş olarak ve güzide misafirler olarak kabul edileceğini beyan ederim.

Polonya'nın demokrasiyi desteklemenin bir bedeli olduğunun farkında olduğunu BEYAN EDERİM. Bu bedeli bugün sınır muhafızlarımız, polisimiz ve askerimiz, Avrupa Birliği'nin doğu sınırını diktatörün intikamına, zorbalığına ve insanları aşağılamasına karşı koruyarak ödüyor.

Bunu sadece Polonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum. Bu sözleri 2025 yılında başkanlığını sonlandıracak ve iktidarı demokratik olarak seçilmiş halefine devredecek ve ardından gururla tekrar sıradan bir vatandaş, bir seçmen olacak olan Andrzej Duda olarak söylüyorum.

Belarusluların bir gün aynı demokratik normalliği göreceklerine inanıyorum. Başkanların değiştiği, özgür vatandaşlar, özgür ve bağımsız seçmenler olarak kaldıkları.

Hepinizi bu konuda dayanışmaya, Belarus ile dayanışmaya çağırıyorum.

Bugün bu mesele, demokratik dünyanın en önemli meselelerinden biridir.

Malzemeler

Szczyt​_Demokracji​_wideo
Szczyt​_Demokracji​_wideo.mp4 18.74MB
{"register":{"columns":[]}}